6. Daire 2009/355 E.
, 2011/1371 K.
- İMAR
- SÜRE
- TEBLİGAT
- PARSELASYON
- İMAR
KANUNU (3194) Madde 18
- TEBLİGAT
KANUNU (7201) Madde 51
- İDARİ
YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 7
- BÜYÜKŞEHİR
BELEDİYESİ SINIRLARI İÇERİSİNDE İLÇE KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN (5747) Madde 2
- İDARİ
YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 49
"İçtihat Metni"
Özeti : Adli yargıda görülen
dava sırasında parselasyondan söz edilen bilgilerin ilgilinin vekilince
bildirilmiş olmasının, ilgilisi açısından dava açma süresini başlatmayacağı
hakkında.
Temyiz
İsteminde Bulunan :…
Vekili
: Av.…
Karşı
Taraf : Eyüp Belediye Başkanlığı
Vekili
: Av.…
İstemin
Özeti : İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 29.07.2008 günlü, E:2008/814,
K:2008/1427 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : 5747 sayılı Yasa uyarınca Göktürk Belediyesinin tüzel kişiliği
kaldırılarak Eyüp Belediyesine katıldığından davanın Eyüp Belediye Başkanlığı
adına yenilenmesi gerektiği belirtilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 5747 sayılı Yasanın 2.
maddesi uyarınca Göktürk Belediyesinin tüzel kişiliği kaldırılarak Eyüp
Belediyesine katıldığının görülmesi ve aynı Yasanın geçici 2. maddesi
karşısında husumetin Eyüp Belediye Başkanlığı'na yöneltilmesine karar verilerek
işin gereği görüşüldü:
DAVA, İstanbul İli, Eyüp
İlçesi, Göktürk Beldesi, eski … pafta, … parsel, yeni … DULV pafta, … parsel
sayılı TAŞINMAZI
KAPSAYAN ALANDA GERÇEKLEŞTİRİLEN İMAR UYGULAMASINA İLİŞKİN 2.8.2002 GÜNLÜ, 210
SAYILI BELEDİYE ENCÜMENİ KARARININ İPTALİ istemiyle açılmış;
İDARE MAHKEMESİNCE,
-
29.6.1999 tarihli ve 114 sayılı belediye encümeni kararının iptali
istemiyle İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin 2005/2736 esas sayılı dosyasında
açılan davanın devamı esnasında 24.4.2006 tarihli havale ile dosyaya giren davalı
idare dilekçesinde bu davaya konu 02.08.2002 tarihli ve 210 sayılı belediye
encümeni kararından söz edildiği gibi
-
uyuşmazlık konusu taşınmaz mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi
incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda da, anılan 02.08.2002
tarihli ve 210 sayılı belediye encümeni kararına yer verildiği,
-
söz konusu bilirkişi raporunun
26.11.2007 tarihinde davacıya tebliğ edildiğinden, DAVACININ ENGEÇ, BU RAPORUN TEBLİĞ EDİLDİĞİ 26.11.2007 TARİHİNDE,
DAVA KONUSU İŞLEMDEN HABERDAR OLDUĞUNUN KABULÜ GEREKTİĞİNDEN bahisle,
-
bu tarihten itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde öngörülen 60 günlük süre içinde açılması gereken
davanın, 30.1.2008 tarihinde açılmış olması nedeniyle süre aşımı yönünden
reddine
karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
T.C. Anayasasının 125.
maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim
tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 7. maddesinin 2. fıkrasında da Anayasa kuralına paralel bir
düzenleme getirilerek idari uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden
başlayacağı belirtilmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanununa
ilişkin Tebligat Tüzüğünün 51.maddesinde ise tebliğin muhatap muttali olmuş ise
geçerli olacağı, muhatabın
beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağı ve muhatabın tebliğe muttali
olduğunun ve bunun tarihinin iddia ve ispatına cevaz bulunmadığı öngörülmüştür.
NİTEKİM DANIŞTAY İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME
KURULUNUN PARSELASYON PLANLARINA KARŞI AÇILACAK DAVALARA İLİŞKİN 12.2.1970
GÜNLÜ, E:1969/2, K:1970/1 SAYILI İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARINDA DA, Anayasanın idarenin
işlemlerinden dolayı açılacak davalarda süre aşımının yazılı bildirim
tarihinden başlayacağı hükmü karşısında İLAN
TARİHİNİ DAVA AÇMA SÜRESİNE BAŞLANGIÇ TARİHİ KABUL ETMENİN İMKANSIZ OLDUĞU,
zira Anayasanın temel hukuk kuralları dışında bir konuyu ayrıntılarıyla
düzenlemesi ve bu hükmün daha önceki kanunlarda bulunup da aynı konuyu
düzenleyen hükümlere aykırı olması halinde konuyu yeniden düzenleyen Anayasa
hükmünün uygulanmasının tabii olduğu hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 3194 SAYILI İMAR KANUNU'NUN 18. MADDESİ UYARINCA YAPILAN PARSELASYON
PLANLARInda ve dağıtım cetvellerinde, düzenlemeye giren her taşınmaz
mala karşılık sahiplerine verilecek bağımsız veya şuyulu imar parsellerinin
parsel büyüklükleri, hisse miktarı, parsellerin konumu gibi hususlar ayrı ayrı
gösterildiğinden, bu planların düzenlemeye tabi tuttukları taşınmaz sahipleri
için SUBJEKTİF VE KİŞİSEL İŞLEMLER
OLDUKLARI KUŞKUSUZDUR. Bu itibarla idarenin böyle bir
işlemi bizzat davacıya 7201 sayılı Tebligat Kanununun ilgili hükümleri uyarınca
tebliğ etmesi gerekmektedir.
Anılan hükümler uyarınca, olayda, İstanbul 4. İdare Mahkemesinde açılan
davada, davacı vekiline 26.11.2007 tarihinde tebliğ edilen bilirkişi raporunda
dava konusu işlemden bahsedilmiş ise de bu raporun davacıya değil, davacının
vekiline tebliğ edilmiş olması karşısında, davacının bu tarihte dava konusu
işlem hakkında dava açmaya yeterli düzeyde bilgi sahibi olduğunun kabulüne
olanak bulunmadığından, bu hususun dava açmaya esas alınamayacağı tabiidir.
Bu nedenle, davalı idarece söz konusu işlemin daha önceki bir
tarihte, davacıya tebliğ edildiği veya davacının öğrendiğinin ispatlanamaması
halinde, davacının dava konusu işlemi öğrenme tarihi olarak, dava dilekçesinde
belirttiği tarihin kabul edilmesi gerektiğinden İdare Mahkemesince anılan gerekçeyle
davanın süre yönünden reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 29.07.2008 günlü,
E:2008/814, K:2008/1427 sayılı kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ
tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak
üzere, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 16.05.2011 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
< Önceki | Sonraki > |
---|